“Daha önceden de söyledim. Söyletmeyin adamı sürekli. 28
yaşındayım ve kendime ait bir hayatım yok. Beni seven biri yok. Kendisi için
özel olduğum biri yok. Hayatımın terimleri, “olmamak”, “inanmamak”, “edememek”,
“diyememek” gibi hep olumsuz terimler. Donuk gözlerle yatakta bunu düşündüm.
Basbaya depresyondu bu. Saçımı kesmek
istiyordum ama şimdi kalkıp kessem, kazısam, evde bir sürü tantana olur. En dipteyim
ve en en dipteki gibi görünmek istiyorum ama onu da başkaları yüzünden
yapamıyorum. Bundan daha kötü ne olabilir?”
Her insan hayatında en az bir kere hayatını sorgulamıştır.
Belki de birden fazla… “Ne yapacağım?”, “Ne olacak şimdi?”, “Ben Kimim?”,
“Neden Ben?” gibi sorularla hayatımızda olup bitenleri yorumlamaya, daha
doğrusu anlamaya çalışırız. Bu sorularla birlikte yönümüzü bulmaya çalışırız.
Hayatımız boyunca zihnimizde bazı hayaller dolanır durur.
Olmak istediğimiz konumu, birlikte olmak istediğimiz insanı, içinde bulunmak
istediğimiz ortamı biraz süsleyerek, bazı detaylar ekleyerek hayal ederiz,
kendimize bu hayalleri gerçekleştireceğimize dair ikna edici sözle söyleriz,
hedef haline getiririz. Birey olarak hayatta hep hayallerimiz, hedeflerimiz
için çabalarız, yaşam mücadelesi veririz.
Bazen ne kadar gayret edersek edelim, ne kadar istersek
isteyelim hayatın bize sundukları ile hayallerimiz, hedeflerimiz birbiriyle
örtüşmez, iç içe geçmez. Zaman içerisinde hayallerimizi kendimize o kadar çok
tekrar ederiz ki o kadar çok benimseriz ki artık onlarsız bir geleceğimiz
olamayacağını düşünürüz. O güne kadar hayal ettiğin hiçbir şeyin olmayacağını düşünmek
insanı fazlasıyla yıpratır.
Hayatın gerçekleri ile hayallerimiz örtüşmediği zaman ilk
önce ne yapacağımız bilemez halde bakınırız, o an için zaman sanki durmuş gibi
gelir bize. Dünya dönmüyor, etrafımızda hiçbir hareketlilik yok gibi gelir.
Sonrasında neden ama şeklinde sorular sorarak bir neden bulmaya çalışırken
kendimize yükleniriz. İnsan en rahat ve acımasız biçimde kendisini eleştirir
bilgisinden yola çıkarak kendimizi sorgularız, koyduğumuz hedefi sorgularımız,
yapabileceklerimizi sorgularız, kendi yaşantımızı sorgularız, karakterimizi
sorgularız.
Kendimizi o kadar inandırmışız ki hayaller elimizden
gittiğinde artık bir hayatımızın olmayacağına yolun sonuna geldiğimizi
düşünürüz. Aslında hayat devam ediyor, zaman hala işliyor, sevdiklerimiz, ailemiz
hala yanımızda. Biz bunları es geçip kendimizi yalnız hissetme yolunu seçiyoruz
ki bunun bir süre sonra ne kadar boşa geçen zaman olduğunu görüyoruz. Halbuki
sadece bizden giden şey olacak diye inandırdığımız hayaller.
Elbette hayallerimiz elimizden uçup gittiği için kendimizi
yalnız, yıpranmış, umutsuz hissedebiliriz ama unutmayalım ki hayat hiçbir
anında statik değil, aksine fazlasıyla dinamiktir hayat. Her an sürprizlerle
karşılaşabiliriz, her an önümüze gidebileceğimiz bir yol çıkabilir. O yüzden
her ne olursa olsun kendimizi bırakmak, artık olmuyor demek yerine hayatın bize
gönderdiği işaretlerle yeni hayaller düşleyebilir, yeni hedefler koyabiliriz. Zaman
zaman hayatımızı sorgulayabiliriz ki eğer doğru argümanlarla bunu yaparsak çok
faydalı da olabilir doğru yola yönlendirmesi gibi ama hayatımızı sorgularken
her şeyden vazgeçmiş, pes etmiş gibi davranmalıyım.
Her ne olursa olsun devam edelim, öyle ya da böyle
hayatımızın bir yerinde hayallerimiz ile hayatın gerçekleri tam anlamıyla
örtüşmese de bizi mutlu edebilecek kadar örtüşecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder