20 Ocak 2016 Çarşamba

Dünyadaki En Güçlü Ordu: “İşsizler Ordusu”





“İşsizlik gerçekten zor zanaattır. Sıkıntıda, dertte ilk göze batan insan, işsizdir. İşsiz kalmanın mağrurluğu ve çevrenin işsiz kalana anlayışı, işsizliğin süresi uzadıkça azalır. Sürekli çok meşgulmuş gibi yapsanız bile, belli bir zaman sonra aslında meşgul olmadığınız fark edilir. Büyük bir ciddiyetle internete giren işsiz, belki bilgisayardan anlamayan aileyi belli bir yere kadar oyalar ama er ya da geç internette mal gibi gezindiğiniz anlaşılır. İşsizin erken kalkmasına gerçekten gerek yoktur ama öğlene kadar uyuyan işsiz göze batar sinirleri üzerine çeker. Bir yere gitmeseniz bile işsiz olarak herkesten önce kalkıp evden uzaklaşmanız gerekir. Az yemeli , sürekli dertli gibi görünmeli, fazla konuşmamalı, fazla televizyon izlememeli, her şeyi en minimumunda yapmalıdır işsiz. Biri geldiğinde odada oturmaya devam etmemelidir, başka bir odaya geçmelidir.”

Umut Sarıkaya kitabında işsizlik hakkında bunları yazmış. O kadar güzel özetlemiş ki bir işsizin o günlerde ne yaptığını ve ne yapması gerektiğini, herkes kendinden bir şeyler bulmuştur mutlaka. Üniversiteden mezun olduğum günden bugüne kadar iki kere işsizler ordusuna katıldım. Aslında üç ama işsizler ordusuna üyeliğim bir ay sürmüştü ve daha çok tatil yapıp dinleneyim kafasında olduğum için orduda bir sorumluluk almadım. 

İşsiz olduğunuz o dönem  gerçekten çok yıpratıcıdır. Ne yapmanız gerektiğinizi algılayamıyorsunuz. İlk birkaç hafta onlarla ne kadar çok çalışma istediğinizi belirten mailler attığınız şirketlerin olumlu bir cevap verirler mi diye düşünerek geçiriyorsunuz. Bu süreç uzadıkça ve klasik “biz size döneriz”i duyduğunuz her an umudunuz biraz azalır ve kendiniz bırakırsınız tembelliğin, üşengeçliğin kucağına. Yeni bir diziye başlanır, bir oyunun bağımlısı olursunuz, kendinizi yemeğe adadığınızı görürsünüz. Yani binerseniz bir alamete sonunda kıyamet sizi karşılayacaktır. Zor azizim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder